Müzik çalar

10 Temmuz 2014 Perşembe

Pkk ve Sosyalizm

Bugün Amerikan silahıyla, Avrupa parasıyla devrim yapacak Kürtlere özgürlüklerini verecek olan Pkk hakkında yazı yazacağım.

Öncelikle,
Pkk'nın bastığı Kürt köyleri ve öldürdüğü Kürtler:

5 Temmuz 1993 - Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'nde PKK tarafından 33 sivilin öldürülüp köyün ateşe verildiği katliam. PKK lideri Abdullah Öcalan olaydan habersiz olduğunu ve olayın sorumlusunun Dr. Baran kod adlı bir PKK sorumlusu olduğunu ifade ederek, katliamı PKK'nın düzenlediğini kabul etmiştir.
29 Mart 1988 - Eruh ilçesinin Yağızoymak köyünde PKK'lılar 9 çobanı boğarak öldürdü.
2 Mayıs 1988 - PKK, Hakkari'nin Uludere ilçesine bağlı Ortabağ köyünde yaşayan 6 vatandaşı öldürdü.
7 Mayıs 1988 - PKK militanları Şırnak'a bağlı Dereler köyüne silahlı eylem düzenledi. Saldırıda 16 kişi öldürüldü.
9 Mayıs 1988 - Mardin, Nusaybin ilçesinin, Taşköy Balminin mezrasına baskın düzenleyen PKK'lılar 8’i çocuk, 2’si kadın 11 kişiyi öldürdü. 2 çocuğun ağır yara aldığı saldırıda saldırıyı düzenleyenlerin rehin aldıkları 3 kişi ölü bulundu.
22 Ocak 1987 - PKK, Hakkâri’nin Ortabağ köyünde soba içine koyduğu bombalarla 8 köylüyü öldürdü.
23 Ocak 1987 - Örgüt, Midyat'a baskın düzenleyerek 10 kişiyi öldürdü.
22 Şubat 1987 - PKK militanları Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Taşdelen köyüne yapılan silahlı saldırı düzenledi. Saldırıda 14 kişi öldürüldü, 6 kişi yaralandı.
20 Haziran 1987 - PKK, Pınarcık köyü katliamını gerçekleştirdi. Mardin'in Ömerli ilçesindeki saldrıda 6'sı kadın, 16'sı çocuk 30 kişi öldürüldü. PKK lideri Öcalan, eylemin ardından “Öldürelim, otorite olalım” açıklamasını yaptı.
8 Temmuz 1987 - Şırnak'ta Pençenek köyüne PKK'lılarca yapılan baskında 16 vatandaş öldürüldü, 6 kişi yaralandı.
9 Temmuz 1987 - PKK militanları Mardin'in Midyat ilçesinde katliam gerçekleştirdi. Saldırıda 16'sı çocuk, 31 kişi öldürüldü.
18 Ağustos 1987 - Eruh ilçesinin Kılıçkaya köyüne yönelik düzenlenen silahlı saldırıda 23 kişi öldürüldü, 1 kişi yaralandı.
10 Ekim 1987 - Şırnak'ın Meşeiçi köyüne PKK'lılar tarafından yapılan silahlı saldırı sonucu 13 kişi öldü.

Sözde Kürtlerin hakkını savunan onların yanında olan Pkk'nın Kürtlere uyguladığı barışcıl katliamlar.

Pkk'nın çatıştığı ve katlettiği Sosyalist örgütler:

Pkk-Aydınlık çatışması(Pkk'nın ilk sindirmeye çalıştığı grup maoist aydınlık dergi çevresi olmuştu.)
Pkk-Devrimci Halkın birliği çatışması (En kanlı çatışma buydu, Dersim, Diyarbakır, Gaziantep'e yayılan çatışmalarda onlarca devrimci yaşamını yitirdi)
Pkk-Tkp: özellikle Tkp'nin Batman ve Diyarbakır'daki gücünü yok etmeyi hedefleyen çatışmalardı.
Pkk-Halkın Kurtuluşu çatışması: Elazığ, Dersim, Kars, Diyarbakır, Gaziantep. (bu çatışmanın temel nedeni Pkk'nın Halkın Kurtuluşu'na "benim bölgemde faaliyet yürütemezsiniz" dayatmasıydı)
Pkk-Devrimci Yol çatışması: Pkk'nın Dersim'de Devrimci Yol üyelerine silahlı saldırıda bulunmasıyla başlamştır.
Pkk-Dhkd çatışması: Doğubeyazıt'ta Pkk'nın Dhkd'ye siyaset yasağı getirdiğini ilan etmesiyle başlamıştır.
Pkk-Tekoşin çatışması: Gaziantep, Ankara, Elazığ ve Dersim'de yaşanan çatışmaların sonucunda Tekoşin'in Türkiye'deki faaliyetleri sona ermiştir. Pkk Dersim'de Tekoşin liderlerinden Kamer Özkan'ı katletmiştir.
Pkk-Özgürlük Yolu çatışması: Avrupa'ya kadar sıçramış, Pkk birçok Özgürlük Yolu üyesini katletmiştir. Özgürlük Yolu Hareketi'nin Türkiye'deki faaliyetleri fiilen sona ermiş, hareket tasfiye edilmiştir. Pkk Özgürlük Yolu çatışması devam ederken, devletin bu hareketin militanlarına yönelik yoğun tutuklama kampanyası da başlamıştır. Senkronize Devlet-Pkk operasyonu gibi duruyor.
Pkk-Denge Kawa çatışması: Tekoşin, Özgürlük Yolu gibi bir diğer Kürt siyasi hareketine yönelik tasfiye girişimi olarak başlamıştır.
Pkk-Kuk çatışması: 1980'de zirveye ulaşan saldırıların başlangıcı Pkk'nın örgüte siyaset yasağı getirmesidir.
Pkk-Tdkp çatışması: aslında çatışma bile değil, Dersim'de Pkk'nın 6 Tdkp üyesini katlettiği olaydır. İlk etapta 4 kişinin öldürüldüğü saldırılardan 2 Tdkp'li ağır yaralı olarak kurtulmuş ancak bir müddet sonra yaşamlarını yitirmişlerdir. Söz konusu militanlar, saldırının "yemek yedikleri sırada" çevreden ateş açılmasıyla başladığını söylemişlerdir.

"Sosyalist" Pkk'nın yoldaşlarına yaptığı katliamlar ve saldırıları görüyorsunuz ama bunların hepsi "iyi" niyetli yanlış anlamayın. Yoksa Pkk Sosyalist çaktırmayın.

Sormak istiyorum şimdi sizlere,
Hangi Sosyalist örgüt emperyalist ülkelerin köpekliğini yapar?
Hangi Sosyalist örgüte Abd, Rusya silah verir? Abd Küba gerillalarına ne zaman silah vermiştir?
Hangi Sosyalist örgüt Sosyalist örgütlere saldırır?
Hangi Kürt örgütü Kürtleri öldürür?
Pkk Sosyalist değildir ve hiç bir zaman olmamıştır. Pkk Kürt milliyetçisi bile değildir Pkk yankee iti hain bir örgütten başka birşey değildir olmayacaktır.

Tüm Yurtsever Sosyalistlere selamlar! Yaşasın halkların kardeşliği! ☭

8 Temmuz 2014 Salı

Deniz Gezmiş ve Atatürk

Şimdi sizinle paylaşacağım konu Atatürk ve Türk solu'nun önder isimlerinden Deniz Gezmiş. Deniz Gezmiş'in Atatürk ile ilgili düşüncelerine bakalım, değerlendirelim. Bakalım gerçekten de Deniz Gezmiş Atatürk düşmanı bir Komünist miydi yoksa Atatürk'e bağlı bir Komünist miydi?

Deniz Gezmiş Mahkeme Savunması


Öncelikle Deniz Gezmiş ilk başlarda Atatürk'e bağlıydı fakat daha sonra Sosyalizm'e yönelmiştir diyenlere göstermek istiyorum bunu. Deniz Gezmiş gibi 68 kuşağının %99'u Atatürkçü kesimden oluştuğunu inkar edenlere göstermek istiyorum bunu. Deniz Gezmiş'in Atatürk'ü sevip saymasının "yaşasın halkların kardeşliği" düşüncesine ters olduğunu düşünenlere gösteriyorum bunu.


Deniz Gezmiş Mustafa Kemal Yürüyüşü

Buda 1 Kasım 1968'de Samsun'dan başlayıp 10 Kasım 1968'de son bulması planlanan yürüyüştür. Bu yürüyüşe Deniz Gezmiş'in görüşlerinin daha olgunlaşmadığı söylenmesine verilebilecek en güzel cevap yukarıda ki savunmadır ki anlamak istemeyene davul zurna az orası ayrı.

Abisi Bora Gezmiş ile yapılan röportaj

Deniz Gezmiş Atatürk'ü sevmezdi.", "O Sosyalist idi, Atatürk'ü devrimci olarak görmezdi" gibi söylemler için ne diyorsunuz?
BORA GEZMİŞ: Deniz'in Atatürk'ü sevmediğini iddia etmek için bir delil ortaya koymanız lazım. Yalnız Deniz değil, 68 Kuşağı'nın yüzde 90'ı Atatürk'ü referans alarak "2. Kurtuluş Savaşı'nı başlattığını" söyler. Deniz hem Sosyalist'ti, hem Atatürkçüydü.
Bunu söylemek o kadar kolay ki; Deniz'in Atatürk'le ilgili Samsun'dan Ankara'ya Atatürk yürüyüşünde 'Türk halkına' diye açıklamaları var. Bazıları da diyor ki; önce Atatürk'ü referans alıyordu ama sonra Sosyalizm'e kaydı. O zaman da Deniz'in Mamak'taki en son savunmasını okuyacaksın. Mahkemede savcının "Bunlar Atatürk demezler, Mustafa Kemal'in kalpaklı resmini kendilerine referans alırlar..." şeklinde iddiada bulunması üzerine Deniz, "Atatürk'ü en çok koruyan biziz" der

Ey Atatürk düşmanı Sosyalistler! Sosyalizm'in yurtseverlik olduğunu hainlik olduğunu bilmeyenler! Bugün Türkiye'de solu bitirmek için elinden gelen herşeyi yapan yankee'nin kuklası olmayın! Mustafa Kemal modern, çağdaş, bir ülkenin temelini atan adamdır! Mustafa Kemal'e düşman olmak toplumu bölmektir! Sosyalizm birleştirmek için vardır bizleri birleştirecek ışık Mustafa Kemal'in ışığıdır!
Mustafa Kemal'i faşist düşüncelerinde kullananlar ve gericiler bizlerin en büyük düşmanıdır ve olacaktır!
Ey Kürt yoldaşlar, kardeşler, dostlar, bacılar! Bugün sizi Mustafa Kemal'e düşman ettiren Türkiye'deki kusursuz planlanmış oyundur! Gelin bu oyunu beraber bozalım! Ne Kürdistan tek başına Sosyalist olacaktır ne Türkiye tek başına Sosyalist olacaktır. Ya hep beraber Sosyalizm'e yürüyeceğiz yada yankee'nin kuklası olacağız! Mustafa Kemal bizim birleştirici ışığımızdır ve bu ışığa sahip çıkmalıyız Deniz'in dediği gibi bugün Mustafa Kemal'e sahip çıkanlar varsa onlarda bizleriz ve olmalıyız!

Yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın tam bağımsız Sosyalist Türkiye! 
Hepinize Devrimci selamlar! 

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Atatürk ve Sosyalizm

Öncelikle Atatürk'e ait olmayan şu sözü açığa kavuşturalım.

"Komünizm her görüldüğü yerde ezilmelidir”: Bu meşhur söz 60’lı yıllarda, Ankara’nın Cemal Gürsel Meydanı’nda ışıklı bir panoda yazılı idi. Ankara Belediyesi oraya kondurmuştu."

Yazar Çetin Altan bu lafın peşine düştü. Bir kitabın kenarına Atatürk’ün el yazısı ile yazılmış orijinal yazıyı buldu. İsviçre’ye gönderdi. Kaligrafik inceleme yapıldı. Yazının Atatürk’e ait olmadığı anlaşıldı. Bunun üzerine o dönemden kalan siyasetçiler, bu yazıyı Atatürk’ün yazısını taklit eden -şimdi ismini hatırlamadığım- birisinin yapmış olduğunu itiraf ettiler. Böylece bu meşhur söz tedavülden kalktı. Cemal Gürsel meydanındaki pano da benim de katıldığım bir öğrenci yürüyüşü sırasında atılan çok isabetli taşlarla imha edildi.

Atatürk'ün Sosyalizm İle İlgili Sözleri

*Mustafa Kemal Atatürk'ün Devlet Sosyalizmi'ni uygulamak istediğine 1919'da Samsun'a çıkışının ardından Havza'da, Sovyet Heyeti'nin başında bulunan bir Albay'la yaptığı görüşmede tanık olunmuştur. Atatürk, Sovyet Albayı'nın yönelttiği, yeni Türkiye Cumhuriyeti 'nin biçimi konusunda, 'Yâni Bolşevikliğin prensipleri üzerine kurulmuş bir cumhuriyet değil mi, Generalim?' sorusuna karşılık, 'Öyle olacak, devlet sosyalizmi dersek, daha doğru söylemiş oluruz' yanıtını vermiştir.

*İkincisini de Prof. Dr. Reşat Kaynar kaydetmektedir. Atatürk 1932 yılında bir sohbet sırasında, 'Kemalizm diyorsunuz, ne demek Kemalizm?' sorusunu sormakta ve Kemalizm, Socialisme d'Etat (Devlet sosyalizmi) demektir' diye yanıtlamaktadır.

*Atatürk daha genç bir zabitken 2 numaralı not defterine 1904 yılında aynen şunları yazmıştır;
"Evvela sosyalist olmalı, maddeyi anlamalı" Bu not defteri şu an Anıtkabir arşivinde.

Atatürk ve İlkeleri

Cumhuriyetçilik:
Atatürk devrimleri arasında siyasi bir devrim niteliğindedir. Çok uluslu bir İmparatorluktan Türkiye ulus devletine geçiş gerçekleştirilmiş. Böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliği kazandırılmıştır. Kemalizm Türkiye için yalnızca Cumhuriyet rejimini tanımaktadır. Atatürk bunun  yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet’te görmüştür.

Milliyetçilik:
Atatürk devrimleri ayrıca milliyetçi bir devrim idi. Bu milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca emperyalizm karşıtı olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır. 

Halkçılık:
Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Bu devrim seçkin bir grup tarafından genel olarak halka yönelik bir biçimde gerçekleştirilmişti. Başta İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik teşviki sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur.

Devletçilik:
Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesinin de devletin ülkenin genel ekonomik faaliyetlerini düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği alanlara veya özel sektörün yetersiz kaldığı alanlara veya ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara yine devletin girmesi gerektiği anlamında yorumlanmaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.

Laiklik:
Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anlamını taşır. Laiklik, düşünce özgürlüğü ve kuruluşların dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olmaları anlamına geliyor. Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir. Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır. ATATÜRK'ün laiklik ilkesi Tanrı karşıtı bir ilke değildi. Bu akılcı ve dini siyasettir dışında tutan bir ilke idi. Bu ilke aydınlanmış İslam'a değil, çağdaşlığa karşı olan Müslümanlığa karşısındaydı.

Devrimcilik:
ATATÜRK'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de reformculuk veya devrimcilikti. Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaptığı ve geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlar ile değiştirmiş olduğu idi. Geleneksel kavramların iptal edildiği ve modern kavramların benimsendiği anlamına geliyordu. Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınmalarının çok ötesine geçti.

Gördüğünüz üzere Atatürk'ün ilkelerinin 5'inden 4'ü Sosyalist ilkelerdir. Milliyetçilik ise çok farklı olmak üzere Atatürk milliyetçiliğine bağlıdır yani ırkçı değil kültüreldir.

***

Sovyetler Ve Atatürk

*Taksimde ki heykelde kasketli bir Rus vardır peki kimdir bu Taksim Anıtı'nda Atatürk'ün arkasındaki kasketli Rus? 
General Mihail Vasilyeviç Frunze. Bir Sovyet Generali. Azılı bir Bolşevik. 
Türk-Sovyet İşbirliği Anlaşması'nı imzalamak için Ankara'ya gelen Sovyet heyetinin başkanı.
Bu heykel Mustafa Kemal tarafından 1928 yılında yaptırılmıştır.

*Mustafa Kemal Paşa. tabii ki sosyalist değildir ama, görülüyor ki, iyi bir teşkilatçı... Kabiliyetli bir lider, milli burjuva ihtilalini idare ediyor. İlerici, akıllı bir devlet adamı. Bizim sosyalist inkılabımızın önemini anlamış olup, Sovyet Rusya'ya karşı olumlu davranıyor. O, istilacılara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Kapitalistlerin gururunu kıracağına, padişahı da yardakçılarıyla birlikle silip süpüreceğine inanıyorum. Halkın ona inandığını söylüyorlar. Ona, yani Türk halkına yardım etmemiz gerekiyor. İşte, sizin işiniz budur. Türk hükümetine, Türk halkına saygı gösteriniz. Büyüklük taslamayınız. Onların işlerine karışmayınız. İngiltere onların üzerine Yunanistan'ı saldırttı. İngiltere ile Amerika bizim üzerimize de sürü ile memleket saldırttı..  -Lenin


Şimdi Atatürk'e bu kadar Sosyalizm düşmanı diyenlere sormak istiyorum bir Sosyalizm düşmanı neden bunları yapar? Atatürk'ün Sosyalist yada değildi fakat öyle ki Sosyalizm'e gerçekten büyük sempati duymuş ki devrimlerinin ve düşüncelerinin çoğu Sosyalizm uzantılı. Mustafa Kemal Sosyalistte olsa olmasa da büyük bir devrimci ve ezilen halkların ışığı olmuştur. Aynı Gandhi gibi ve Sosyalist olmayan onlarca anti-emperyalist devrimci gibi.

Atatürk ve Irkçılık

Atatürk'ün Sözleri

1- "Dünya milletlerinin mutlluğu'na çalışmak, bir başka yoldan kendi huzur ve 
mutluluğu'nu sağlamaya çalışmak demektir. "
2-"Dünyanın filan yerinde bir rahatsizlık varsa, "bana ne?" dememeliyiz!.. 
böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendimizde olduğu gibi onunla alakadar 
olmalıyız. "
3-"Dünya'da ve Dünya milletleri arasinda sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa; bir 
millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur! "
4- "- Türkiye'nin emniyetini gaye tutan hiç bir milletin aleyhinde olmayan bir 
barış istikameti, bizim daima düsturumuz olacaktır."
5- "Biz yabancılara karşı herhangi hasmane bir his beslemediğimiz gibi, onlarla 
samimi ilişkilerde bulunmak arzusundayız. Türkler bütün medeni milletlerin 
dostlarıdır!.."(1923) 
6-"Eğer daimi sulh isteniyorsa, kitlelerin vaziyetlerini iyileştirecek 
milletlerarasi tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın bütününün refahı; açlık ve 
baskı'nın yerine geçmelidir!..dünya vatandaşlari; kıskançlık, açgözlülük ve 
kin'den uzaklaşacak tarzda eğitilmelidir!"
7-"İnsanlığın tümünü bir vücut ve bir milleti bunun bir parçası saymak gerekir. 
Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir."
8- "Biz öyle ulusçularız ki bizimle işbirliği yapan bütün uluslara saygı duyarız. Onların ulusçuluklarının bütün gereklerini tanırız. Bizim ulusçuluğumuz, bencilce ve mağrurca bir ulusçuluk değildir."
Bu sözleri 100 e kadar sayabiliriz ancak gerek yok. mustafa kemal atatürk bu sözlerinden de anlaşılacağı üzere ırkçı değildi ve olamazdı da.

Atatürk ilkelerinden birisi olan milliyetçiliğe yani Atatürk milliyetçiliğine göre Türk milleti Türkiye Cumhuriyet'i devleti'ne bağlı olan kişilerden onu seven toplum bireylerinden oluşur. Anne veya babanın türk olmasına yani etnik kökenin türk olmasına dininizin müslüman olmasına gerek yoktur. istediğiniz kültür ve dinden olabilirsiniz. Tek koşul sunulmuştur o da bu ülkeyi sevmektir. Bu yüzdendir ki "Ne mutlu Türk olana" değil "Ne mutlu Türküm diyene" denmiştir.


Mustafa Kemal Atatürk'ün gibi gösterilen ırkçı söylemlere itibar etmeyin. 
Yukarıda ki sözlerin hepsi en sağlam kaynaklardan alınmıştır.

***

Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakın arkadaşlarından İnönü ve Diyap Ağa Kürttür.


***

Atatürk ve İlkeleri

Milliyetçilik:

*Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk milleti denir. (1930)
*Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir soyun evlatları ve hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932)
*Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)
İnsan ve İnsanlık Sevgisi:
*İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. insanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir, (1931)
*Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. (1936)

Milli Birlik ve Beraberlik:
*Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. (1919)
*Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz. (1936)
*Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. (1919)

Gördüğünüz üzere bu ilkeleri kendine amaç edinmiş yol edinmiş birine ırkçı demek Lenin'i kapitalist göstermeye benzer. Irkçıların Atatürk'ü kullanarak ırkçılık yapması solcuların Atatürk düşmanlığını körüklüyor.




Mustafa Kemal Hakkında "SOL" Alemi Tarafından Söylenen Sözler

Dünya'da Devrimcilerin ve Solcuların, Atatürk hakkında söyledikleri;

  • *Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi. O'nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk. 
  • -Sucheta Kripalani "Hint Parlamento Heyeti Başkanı"
  • *Büyük Atatürk'ün ufulünden dolayı teessürümüz o derece derin ve sonsuzdur ki, bunu ifade etmek için kelime bulamıyorum. Çünkü Atatürk, yalnız Türkiye'nin değil, bütün şarkın Ata'sı idi.
    -Veli Han "Afganistan generali"
  • *Ne Yazıktır ki ezilen uluslara ışık tutmuş Mustafa Kemal sömürgeye bayrak yapılıyor.
    -Ulaş Bardakçı "Thkp-c lideri"
  • *Kemalizm ve Sosyalizm aynı tarafa akan iki nehirdir. -Uğur Mumcu "Türk Gazeteci"
  • *Biz yurtsever devrimci gençler olarak ikinci yolu seçtik. Seçtiğimiz yol Mustafa Kemal'in yoludur, onun başlattığı anadolu ihtilalinin yoludur.  Parolamız ya istiklal ya ölüm hedefimiz istiklal-i tam Türkiye'dir. -Mahir Çayan "Thkp-c lideri"
  • *Bugün bu anlayıştaki dönek ve liboşların safına geçmiş öyle çok “solcu eskisi” arkadaş var ki, ülkemizin üstüne faşizm bir karabasan gibi çökmüşken, saldıracak başka biri yokmuş gibi, , Mustafa Kemal Atatürk'e ve orduya saldırmayı bir marifet sayıyorlar. -Sinan Cemgil "Thko Önderi"
  • *Mustafa Kemal sosyalist değil, fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici ve iyi düşünceli, akıllı bir lider. Mustafa Kemal, soygunculara karşı bir Kurtuluş Savaşı veriyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da yaranı ile birlikte alt edeceğine inanıyorum. -Lenin "Bolşevik lider"
  • *Büyük burjuva devrimcilerine (Atatürk'e) derin bir saygı göstermeyen insan Marksist olamaz
    -Lenin "Bolşevik lider"
  • *Kemal Atatürk, yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri değildir. Biz Pakistan'da, Onu geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. Askeri bir deha, doğuştan bir lider ve büyük bir yurtsever. -Eyüp Han "Pakistan Cumhurbaşkanı"
  • *Şöhreti bütün cihana yayılmış olan tecrübeli başkanın yönetimi herkesin sevgi ve saygısını çeken Türk Milleti'nin milli bağımsızlığını devamlı bir başarı ile kuvvetlendirmiş ve yeni milli yapısını yaratmıştır.
    -Kalinin "Sovyet Başbakanı"
  • *Devrimci Kemal Atatürk, bizim esin kaynağımız oldu. 1919'da Anadolu'dan emperyalistleri atmak için, Bandırma gemisiyle Samsun'a çıktı. Büyük bir zafer kazandı. Biz de tam 40 yıl sonra, ülkemizden faşistleri kovmak için Granma gemisiyle Havana'ya çıktık. Biz de zaferle kucaklaştık. Ben de devrim gerçekleştirdim. Ama Atatürk'ün yaptıklarını yapamazdım. Türkler sağdan sola doğru yazarken Harf Devrimi ile tam tersi yönde yazmaya başladı. Kıyafet Devrimi ve Medeni Kanun'la kadınlara getirilen statü çok önemliydi. Ona ve devrimlerine hayranım. Kendinize başka bir önder aramayın.”
    -Fidel Castro "Küba Başbakanı"
  • *Biz Mustafa Kemal'den aldığımız yurtseverlik mirasını ölene kadar taşıyacağız.
    -Ahmet Kaya "Kürt şarkıcı"
  • *Leninizm ve Kemalizm, bütün halk kitlelerinin özgürleştiği, yeryüzünde yeni bir düzen kurulduğu güne kadar birlikte gelişecektir. Dünya, eksenini Bering ile Çanakkale Boğazlarını ve Beyaz Deniz ile Akdeniz'i kesen iki çizgi temelinde değiştirmektedir. Köleleştirilen halk kitlelerinin özgürlük davasını görev edinmiş devrimlere şan olsun -Stroim dergisi
  • *Ben Çin'in Atatürk'üyüm. -Mao Zedong "Çin Başbakanı"
  • *Dünyanın başka hiçbir ülkesinde devrimciler devrimci önderlere düşmanlık yapmazlar. Fransa'da Robespiyer veya Danton düşmanı bir sosyalist veya komünist bulabilir misiniz? Veya İtalya'da Garibaldi düşmanı, ABD'de Corc Vaşington düşmanı, İngiltere'de Kromvel düşmanı, Çin'de Sun Yat Sen düşmanı, Güney Amerika'da Bolivar düşmanı bir solcu bulabilir misiniz? Devrimcilere ancak gericiler düşman olabilir. -İnti İlimani "Şili'li Devrimci Grup"

---------------------
Dünya'daki ülkelerden Atatürk manzaraları;




Küba'da "yabancı" olarak, sadece Atatürk büstü bulunur ve her 10 Kasım'da orada resmi tören yapılır.
***

Çin'de ders kitaplarında Atatürk hakkında yer alanlar;


İlk fotoğrafta 4 büyük devrimci gösteriliyor.
4 sayfa tutan Atatürk bölümünden önemli cümleler şunlar;
“Birinci Dünya Savaşı ile yenilen ülkeler arasında bulunan Türkiye, savaştan sonra emperyalist ülkelerin istila ettiği hedef bir ülke oldu.

Ülkelerini kurtarmak için, Türk Halkı, önderi ve yurtsever komutanı olan Kemal ATATÜRK ile ülkelerinin bağımsızlığını kazanmak için çalışıyorlardı.

M.Kemal liderliğindeki yurtsever grup, padişahtan ayrılarak, Nisan 1920’de milli bir hükümet kurdu.O yıl Ağustos’ta padişah, ittifak devletleriyle Sevr Anlaşması’nı imzaladı ve böylece Türkiye, İngiltere, Fransa ve İtalya’nın yarı sömürgesi oldu.Uzun süren bir savaştan sonra, M.Kemal hükümeti 1922 yılında İngiltere’den destek alan padişahın ordusunu ve işgalci Yunanlıları yendi ve 1923 yılında ittifak devletleri ile Lozan Anlaşması’nı imzaladı. Lozan Anlaşması’nda Türkiye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü kabul edildi. Yabancı ülkelerin Türkiye üzerindeki egemenlikleri ve ekonomi üzerindeki özel denetim hakları ortadan kaldırıldı. Ayrıca, boğaz bölgesinin tarafsızlaştırılması kabul edildi.

Milli bağımsızlığı kazandıktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu ve M.Kemal Birinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Daha sonra M.Kemal bazı demokratik reformlar uyguladı. Siyasi olarak padişahlık sistemine son verdi. Din ve devlet işlerini birbirinden ayırdı. Ekonomik alanda önlemler aldı. Kültür ve eğitim alanında laik eğitimi geliştirdi ve harf devrimi yaptı. Arap alfabesinin yerine Latin alfabesini getirdi. Sosyal olarak tüm eski kötü alışkanlıkları ortadan kaldırdı.Bu türlü yenilikler ülkenin bağımsızlığını kuvvetlendirdi ve halkı tekrar diriltecek yola girmesini sağladı.M.Kemal devrimi başarılı bir devrimdir.
M.Kemal devrimi, Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzlerce yıl süren derebeylik sistemini bitirdi ve Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açtı.”
***

Bir gün, cihan harbinden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren halkımız onların da hakkından gelecektir…” -Anti Emperyalist Mustafa Kemal Atatürk

Thkpc ve Atatürk | Mahir Çayan'ın savunması

Mahir Çayan kendi yaptığı savunmada bakın Atatürk hakkında neler diyor: 

“Bu anlayış, hayatın realitelerine, dünya devrimci pratiğine ve de bilime aykırı bir anlayıştır. Sosyalist olmayan bir kişi pekâlâ ihtilalci olabilir. Mesela: Büyük Fransız Devriminin önderleri, Marat, Robespier… sosyalist değillerdi, ama gerçek birer ihtilalci idiler. 

“Proletaryanın ideolojisi olan sosyalizmin henüz teorik ve pratik temellerinin mevcut olmadığı 18’inci Yüzyıl için geçerli olan bu durum, 20’nci Yüzyılda da geçerlidir. 

“Bu gerçek, 20’nci Yüzyılda yani sosyalist ve milli demokratik devrimler çağında emperyalist boyunduruk altında olan bizim gibi ülkelerde özellikle geçerlidir. 

“Şöyle ki: 

“Bolivya’da Yankee Emperyalizmine karşı isyan bayrağı açarak dağa çıkan Papaz Camillo Torres, sosyalist değildi, ama gerçek bir devrimciydi. 

“Cezayir Halk Savaşı’nda, Fransız Emperyalizmine karşı, kanla, ateşle halkının kurtuluş destanını yazan Cezayir Milliyetçileri Marksist değillerdi, ama kelimenin gerçek anlamıyla ihtilalciydiler. 

“Dünyanın ilk zaferle biten Halk Savaşını sürdüren Kuvayı Milliye’nin yönetici kadrosu sosyalist değildi, ama sapına kadar ihtilalciydi… 

“Keza, bugün, Vietnam’da Amerikan Emperyalizmine karşı dövüşen Budist rahipler Marksist değillerdir, ama devrimcidirler. 

“Hayat, bunun tersinin de geçerli olduğunu söylemektedir. 20’nci Yüzyıl devrimci pratiği, sosyalist olmayan devrimcileri kaydettiği gibi, tüzük ve programlarında “Marksist-Leninist”yazan pek çok örgütün (ve de mensuplarının) devrimci olmadıklarını da belirtmektedir. 

“Mesela, Latin Amerika’da Milli Kurtuluş harekatına yan çizen pek çok “Marksist Parti”vardır. Ama bu parti ve mensuplarının hiçbiri devrimci değildir. Papaz Camillo Torres bunların hepsinden daha ileridir ve de devrimcidir. 

“Keza, Cezayir Halk Savaşı’nda Milli Kurtuluş Savaşı’na yan çizerek, Cezayir için en iyi çözüm yolunun sosyalist Fransa’nın bir eyaleti olmasında gören Cezayirli Sosyalist aydın da, O’nun partisi de devrimci değildir. Bilimsel Sosyalizmden habersiz Cezayirli bir milli kurtuluşçu, bu aydından da, O’nun partisinden de ilericidir, devrimcidir. 

“Bu örneklere, sayısız örnekler katmak mümkündür. 

“Kısacası, kim emperyalist boyunduruğa karşı, halkının kurtuluşu için, bütün varlığını ortaya koyarak savaşıyorsa ihtilalci de, devrimci de, ilerici de odur! 

“İhtilalci ve ihtilal kavramlarından, sadece sosyalist ve proletarya devrimini anlayan iddia makamı için, Atatürk, elbette ki devrimci (ihtilalci) değildir; evrimcidir. Bize ve tarihe göre, meselenin bu izah tarzı, en nazik deyimle, G. M. Kemal Atatürk’ün tarihî kişiliğini ve O’nun eseri olan Anadolu İhtilali’ni hiç ama hiç anlamamanın somut belgesidir. Ve G. M. Kemal Atatürk’ü bu şekilde değerlendirenler ne kadar Atatürkçülük iddiasında olurlarsa olsunlar onların Atatürkçülüğü, “gardrop” Atatürkçülüğünden öteye gitmez. 

“Hayatın cilvesine bakın ki, onun açtığı yolda Milli Kurtuluş Bayrağını 1971 Türkiye’sinde dalgalandıran bizler, O’nun adına, O’nunla uzaktan yakından ilişkisi olmayanlar tarafından O’na ihanetle suçlanıyoruz. 

“Gerçekten garip olan bu durum, asla bizi şaşırtmıyor. Bu, tarihin her döneminde hâkim sınıfların uyguladığı bir taktiktir. Ülkesinde dünyayı değiştiren, halkına ve ulusuna mal olmuş her ihtilalciyi, ölümünden sonra hâkim sınıflar (O’nun devrimci kişiliğini ve eylemini kendi sınıfsal çıkarları paralelinde tahrif ederek) O’nun izinde yürüyen devrimcilere karşı, kalkan olarak ileri sürerler. Bu, objektif bir olgudur ve bugüne kadar, sınıflar mücadelesinde, ilerici gerici mücadelesinde hep böyle süregelmiştir. 

“Büyük Fransız Devriminde, karşı devrimciler tarafından katledilmiş olan devrimci Marat, bir süre sonra, O’nun izinde yürüyen devrimcilere karşı, karşı devrimin bayrağı olarak çıkartılmaya çalışılmıştır. Marat’ın izinde yürüyen Jakoben’lere (Robespier ve arkadaşlarına) karşı, tutucu Jirondenler, Marat’ı kalkan olarak kullanmışlardır. O’nun izinde yürüyenleri, O’nun adına, O’nu katledenler suçlamışlardır. 

“Ülkemizde de bugün aynı oyun oynanmaktadır. 

“Gazi Mustafa Kemal’in “Ya İstiklal, Ya Ölüm” şiarını kendisine şiar edip, O’nun hedeflendirdiği Tam Bağımsız Türkiye için mücadele edenlerin karşısına, karşı devrim, Atatürkçülük iddiasıyla çıkmaktadır. 

“Bu, tarihin paradoksudur.” (THKP-C Savunma, s. 127-129) 

“(…) Kemalizm, emperyalist boyunduruk altında olan yarısömürge ülkelerin devrimci milliyetçilerinin bir kurtuluş bayrağıdır. Kemalizm’e ruh veren, onu yaşatan, Milli Kurtuluşçuluğun (yani, antiemperyalist ve antifeodal) tavır alışıdır.” (agy., s. 130) 

“Kemalizm, ülkemizde asker sivil aydın zümrenin geleceğini yansıtan, antiemperyalist ve antifeodal bir tavır alıştır. Bu yüzden Kemalizmin sağı solu olmaz. 

“Kemalizm soldur, Milli Kurtuluşçuluktur, emperyalizme karşı bu zümrenin isyan bayrağıdır. 

“Milli Kurtuluşçu bir tutum yansıtması açısından bizler sapına kadar Atatürkçüyüz. Onun Milli Kurtuluşçuluk bayrağını, hayatımız da dahil, her şeyimizi ortaya koyarak biz dalgalandırıyoruz.” (agy., s. 131) 



Mahir’in Türkiye Aydınlarını Sınıflandırışı 

Mahir’den son bir aktarma daha yaparak bu konuyu noktalayalım: 

“BÜTÜN TÜRKİYELİ AYDINLAR İKİ ALTERNATİFTEN BİRİSİNİ SEÇMEK ZORUNDADIR 

“Burada kısaca belirttiğimiz dünya ve Türkiye’nin şartlarına ilişkin gerçekler, 1971’in Türkiye’sinde bugüne kadar çeşitli şekillerde etraflıca söylendi, yazıldı, çizildi; kamuoyuna mal edildi. Sağcısından solcusuna kadar kimsenin inkâr edemediği gerçekler haline geldi. 

“İşte böyle bir durumda, halkımızın % 60’ının okuma-yazma imkânlarına sahip olmadığı ülkemizde, bu gerçekleri bilmemesine imkân olmayan aydınlar iki alternatifle karşı karşıyadır. 

“I. Alternatif: 

“Ya, Türkiye’nin bugünkü içler acısı durumu, mevcut düzeni, ülkenin “değişmez kaderi”olarak, olduğu gibi kabullenip, “böyle gelmiş böyle gider” “bana ne, ben kendi çıkarıma bakar hayatımı yaşarım” diyerek bu düzenin bir unsuru olacaklardır. 

“Bu alternatifi seçenler ülkemizde iki küme teşkil etmektedir. Birinci küme, açık bir ihanet içinde olan aydınlar grubudur. Bu grup tıpkı 1919’da kukla İstanbul Hükümetini destekleyen aydınlar gibi açık ve bilinçli bir şekilde vatana ihanet içinde olup, ülkenin zenginliklerinin emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini bizzat organize edenlerin grubudur. Bunlar açıkça, 1970’lerin dünyasında bir ulusun bağımsız olarak yaşayabileceğini inkâr eden vatan-millet mefhumlarından yoksun, kozmopolit aydınlar. 

“Bunlar için tek bir yüce yasa vardır. O da, kendi çıkarları ve kendi esenlikleridir. Bunlar hayâsızca, bir ulus için kutsal ne varsa, onu emperyalist pazarlarda açık artırmaya çıkarmış vatan hainleridir. Ve bunu da ağızlarından hiç eksik etmedikleri vatan-millet adına yaparlar! 

“Türkiye için bu gaflet ve ihanet içinde olanlar açısından iki alternatif vardır: 

“a- Türkiye ya Rusya’nın peyki olacaktır, 

“b- Ya da Amerika’nın peyki olacaktır. 

“Ve bu hain mantığa göre. Amerikan peykliği ehveni şer olduğu için, bu konuda seçilen yol milletin selametidir! 

“Bunlar için üçüncü bir alternatif yoktur. Tam Bağımsız Türkiye bir “komünist” yalanıdır. Türkiye mutlaka büyük bir devletin koltuğu altında yaşayacaktır, buna mecburdur. Bu yüzden, “Türkiye tam bağımsız bir ülke haline gelebilir ve mutlaka gelmelidir” diyen Millî Kurtuluşçular, bunlar için derhal yok edilmesi gereken zararlı unsurlardır. 

“Bunlar; sırtlarını Amerikan Emperyalizmine dayamış, hâkim sınıfların mensupları, sözcüleri, teknisyenleri ve bürokratlarıdır. Aralarında bizzat hâkim sınıfların çocukları olduğu gibi, emekçi kökenli olup da kökenine ihanet eden, halkına sırt çeviren hainler de mevcuttur. 

“Bu grubu teşkil eden aydınlar(!), asker-sivil aydın zümrenin dışında, emperyalizmin ve hâkim sınıfların aydınlarıdır. 

“Bu birinci grup içindeki diğer kanat ise, ülkenin içinde bulunduğu durumdan gerçekten üzüntü duyan, kalbinde vatan sevgisi henüz sönmemiş, ancak kendi esenliğini vatan esenliğinin üstünde tutan aydınlar grubudur. Bu grubun siyasal niteliği asker-sivil aydın zümrenin sağ kanadıyla milli burjuvazinin bir kesiminden oluşmaktadır. Bunlar ülkenin kurtuluşunu mevcut sömürge ekonomik ve sosyal düzenin birtakım ıslahatlarla tedavi edileceğini ileri süren, devrimci değil, evrimci bir dönüşüme bel bağlamış olan aydınlar grubudur. 

“Bunlara göre 20’nci Yüzyılın ikinci yarısında, milyonlarca lira borç altında olan bizim gibi ekonomisi tarıma dayalı geri bir ülke dış yardımsız yaşayamaz. Evet, Amerika’nın iktisadi hegemonyası vardır. Ama bu şartlar altında dev Amerika’yı ülkemizden atamayız. Ayrıca onun yardımına da muhtacız. Bu yüzden Amerika’ya karşı birden sert çıkmak yanlıştır. Yavaş yavaş, bağımsız politikaya tedricen yönelmek en tutarlı yoldur. Özetle bu grubun görüşü budur. 

“2. Alternatif: 

“Ya da; 

“Gelelim ikinci alternatife: Bu alternatif, 20’nci Yüzyılın ikinci yarısı da dahil olmak üzere, her tarihî dönemde, ulusun tam bağımsız olarak yaşayabileceğine inananların, emperyalist boyunduruk altında yaşamaktansa ölmeyi yeğ tutanların alternatifidir. Bu ikinci yol, hayatı da dahil olmak üzere her şeyini ortaya koyarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasını kendisine şiar edip, “Tam Bağımsız Türkiye” için bitmemiş olan Anadolu ihtilali için savaşanların yoludur. 

“Bugün, Gazi Mustafa Kemal’in yükselttiği “istiklali Tam Türkiye” bayrağı bu yolu olarak seçmiş olan sosyalist ve gerçek Kemalist Millî Kurtuluşçuların ellerinde dalgalanmaktadır. 

“Evet, bütün Türkiyeli aydınlar, bu iki alternatiften birisini seçmek zorundadırlar. 

“Birinci alternatifte, rahat bir yaşantı, bu düzenin nimetleri vardır. 

“İkincisinde ise, çeşitli zorluklar, kan, işkence ve ölüm vardır. 

“Biz, yurtsever kişiler olarak, ikinci yolu seçtik. 

“Seçtiğimiz yol, Gazi Mustafa Kemal’in açtığı yoldur. 

“O’nun başlattığı Anadolu ihtilalinin yoludur. 

“Parolamız, “Ya İstiklal Ya ölüm!” 

“Hedefimiz, “İstiklal-i Tam Türkiye”dir.”

Evet geldik yine "sahte" solculardan Mahir ÇAYAN'a! Evet bunu sık sık Pkk'lılardan duyan Sosyalistler olduğunu biliyorum ki biri de benim sanırım Mahir Çayan'da sahte Sosyalist idi. 68 Kuşağının %99'unun Sosyalist ve Atatürkçü olduğunu bilen kişilerdir bunlar fakat Mahir Çayan'ı sadece Sosyalist olarak sahiplenip ne için savaştığını ve kimin izinden gittiğini hiç umursamazlar. Mahir Çayan'ı şuan en iyi kullanan örgüt şüphesiz THKP-C'nin devamı olduğunu söyleyen ama alakası bile olmayan halk için savaştığını söyleyip halkı bombalayan örgüt Dhkp-c'dir. Bu sözde Sosyalist örgüt Mahir Çayan'ı anmaktan hiç geri durmaz fakat Atatürk'e bu kadar saygısı olduğunu ve izinden gittiğini bir türlü kabul edemez. Atatürk'e düşman olan çoğu kesim bildiğiniz üzere Dhkp-c Pkk kesimidir. Bu "muhteşem" Sosyalist Pkk ve müttefiği Dhkp-c, Amerikan silahıyla, Avrupa parasıyla "sosyalist" devrim yapacaktır. Kürt halkının yanında olduğunu söyleyen bu örgütler onlarca Kürt köyünü yakıp, yıkıp çocukları öldüren örgüttür, şimdi eminim inkar edenler olacaktır ozaman sizi "BURAYA" alayım. Bugün Atatürk'ü Türkiye halkına düşman etmek isteyen Amerika'nın yardakçıları Türkiye solu'nu "yurtsever" değil "hain" olarak devam ettirmeye çalışmaktadır! Hain değil vatansever olacağız, devletin köpeği değil halkın askeri olacağız! Hep beraber devrime yürüyeceğiz!
Mahir'inde dediği gibi; Seçtiğimiz yol Gazi Mustafa Kemal'in yoludur! Onun başlattığı Anadolu devriminin yoludur. Parolamız ya istiklal ya ölüm, hedefimiz istiklal-i tam Türkiye'dir!

Yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın tam bağımsız Sosyalist Türkiye! 
Hepinize Devrimci selamlar!